DOKTOR ÖĞRETİM ÜYESİ
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ
" Tefsirlerdeki farklı görüşlerin arka planı ve Kur’xxan’xxın anlaşılmasına yansımaları "
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (DR)
" Kur`an-ı Kerim`de mülk ve mülkiyet "
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (YL) (TEZLİ)
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT PR.
Adı: Kelimat: Kur'an'da Yakın Anlamlı Kelimeler ve Kavramlar
Konusu: - Görevi: AraştırmacıAdı: Diyanet: Kur'an Kelimeleri Ansiklopedisi
Konusu: - Görevi: AraştırmacıMUHAMMED YUSUF KÜÇÜK
Tez Adı: EBÜ'L-HASEN EL-ANTÂKÎ'NİN KIRAAT İLMİNDEKİ YERİ
Yer: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
ÖMER YİĞİT
Tez Adı: ENDERÂBÎ'NİN HAYATI VE EL-ÎZÂH Fİ'L KIRÂÂT İSİMLİ KİTABININ KIRAAT İLMİ AÇISINDAN TAHLİLİ
Yer: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
MUHAMMED ŞEVKİ SARI
Tez Adı: er-Ri'âye ve el-Münîr'in Tecvid İlmi Açısından Mukayeseli Tahlili
Yer: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
MEHMET EMİN PINAR
Tez Adı: EBÜ'L-ALÂ EL-HEMEDÂNÎ'NİN HAYATI VE KİTÂBÜ'T-TEMHÎD FÎ MA'RİFETİ'T-TECVÎD İSİMLİ ESERİNİN TECVİD İLMİ AÇISINDAN TAHLİLİ
Yer: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
FATİH YİĞİT
Tez Adı: Süleyman B. Necâh'ın Hayatı ve Muhtasaru't-Tebyîn Li Hicâi't-Tenzîl İsimli Eserin Kıraât İlmi Açısından Tahlili
Yer: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
MUHAMMET AYYILDIZ
Tez Adı: Abdulfettah el-Kâdî'nin hayatı, ilmî kişiliği ve el-Kırâât fî Nazari'l-Müsteşrikîn ve'l-Mülhidîn isimli kitabının tahlili
Yer: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
YUNUS EMRE TAŞDEMİR
Tez Adı: Sahih ve Şâz Kıraatler Bağlamında Yûnus Sûresi
Yer: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
MEHMET ALİ AYDEMİR
Tez Adı: Dânî'nin el-Muhkem fî 'İlmi Nakti'l-Mesâhif Adlı Eserinin Resmu'l-Mushaf Açısından Tahlili
Yer: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
“Kim ki Kur’an bilmedi sanki
dünyaya gelmedi.” Yunus Emre
كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ اِلَيْكَ
مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُٓوا اٰيَاتِه۪ وَلِيَتَذَكَّرَ اُو۬لُوا الْاَلْبَابِ
«Ey
Peygamber! İnsanlar mesajları üzerinde düşünsünler ve aklıselim sahipleri
ders alsınlar diye biz sana bu bereket kaynağı kitabı indirdik.» (Sâd, 38/29)
Tefekkür:
Deliller hakkında düşünmek
Tedebbür:
İşlerin sonuçları hakkında düşünmek
Tezekkür: En
sonunda mana ve maksadı anlamak ve öğüt almak
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنْزَلَ عَلَى
عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِوَجًا (1) قَيِّمًا لِيُنْذِرَ
بَأْسًا شَدِيدًا مِنْ لَدُنْهُ وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ
الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا حَسَنًا (2) مَاكِثِينَ فِيهِ أَبَدًا (3)
«Hamd; bütün övgüler,
şükürler yalnız Allah’a mahsustur. O Allah ki, kuluna Kur’an’ı indirmiş ve onda
hiçbir tutarsızlığa yer vermemiştir. Allah, Kur’an’ı her yönüyle mükemmel bir
vahiy olarak, kendi katında kafirler için hazırladığı şiddetli azap hakkında
uyarıda bulunmak, imanlarına yaraşır güzellikte davranışlar sergileyen müminleri
de büyük bir mükafatla ki onların mükafatı, içinde temelli kalacakları
cennettir- müjdelemek için indirmiştir.» (Kehf, 18/1-3)
İnzâr: Eğitimde
ödüllendirme de uyarı da önemlidir. Peygamberler hem müjdeci hem de
uyarıcıdırlar. İmanına yaraşır iş yapmak isteyen (sâlih amel) yapmalıdır. En
güzel sâlih amellerden birisi de Kur’an okumaktır.
قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ
رَبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَهُدًى وَبُشْرٰى
لِلْمُسْلِم۪ينَ
«De ki: Bu Kur’an’ı,
Rûhu’l-Kudüs (Cebrail) rabbinin katından çok esas bir maksatla, yani
müminin azim ve kararlılıklarını güçlendirmek, Allah’a teslimiyet
gösterme arzusunda olanlara bir rehber ve müjde olmak üzere indirmiştir.» (Nahl, 16/102)
bi’l-hak ifadesi: Çok
esas bir maksatla anlamındadır.
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ
جَٓاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَٓاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى
وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
«Ey
insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa,
inananlara bir rehber ve rahmet gelmiştir." (Yûnus, 10/57)
Gıybet, dedikodu vb. gibi malayani, kalbî hastalıkların şifası Kur’an
okumaktır.
وَكَذٰلِكَ اَنْزَلْنَاهُ قُرْاٰناً
عَرَبِياًّ وَصَرَّفْنَا ف۪يهِ مِنَ الْوَع۪يدِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ اَوْ
يُحْدِثُ لَهُمْ ذِكْراً
«İşte bu vahyi sana
Arapça okunup tebliğ edilen bir hitap olarak indirdik ve onda uyarı
mesajlarımızı tekrar tekrar dile getirdik ki müşrikler Allah’a ortak koşmaktan
artık sakınsın yahut Kur’an onların ibret alıp gafletten uyanmalarına vesile
olsun.» (Tâhâ, 20/113)
Zikr: Hatırlatma
demektir. İnsan Kur’an okudukça her an Allah’a karşı gelmekten sakınması
gerektiğini hatırlar. Kur’an bu yönüyle insana unuttuğu görev ve
sorumluluklarını sürekli hatırlatır.
اِنَّٓا اَنْزَلْنَا
عَلَيْكَ الْكِتَابَ لِلنَّاسِ بِالْحَقِّۚ فَمَنِ اهْتَدٰى فَلِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ
ضَلَّ فَاِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَاۚ وَمَٓا اَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَك۪يلٍ۟
Ey Peygamber! Biz sana
Kur’an’ı insanlara doğru yolu göstermek maksadıyla gönderdik. Her kim (Kur’an’a
kulak verip) imana gelirse bu kendi lehine olur; ama her kim de Allah’a ortak
koşmaktan vazgeçmemeyi yeğlerse bu sapkınlığı sırf kendi aleyhine olur. Bilesin
ki sen onları ille de imana getirmekle yükümlü değilsin.» (Zümer, 39/41)
«Samimi ve Allah’ın
rızasını kazanmak için olmak kaydıyla mümin kişi nerede Kur’an okursa (ev,
okul, cami, bağ-bahçe) oraya rahmet ve bereket yağar, melekler ve sekînet
etrafını kuşatır.»
(Tirmizi, Kıraât, 3;
İbn Mâce, Mukaddime, 17; Ahmed b. Hanbel, 3/81, 4/281,293)
«İçinde Kur’an’dan bir
şey olmayan kişi harap olmuş bir eve benzer.
(Tirmizi,
Fedâilü’l-Kur’an, 18; Dârimî, 2/429; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, c.7,
s.512.)
Siz Kur’an’a küllünüzü
vermezseniz o size bir cüz’ünü vermez. Mü’minin şeytana karşı üç kalesi vardır:
Cami, namaz, Kur’an okumak. Useyd b. Hudayr’in hikayesi.
Kur’an’ı anlamadan okumak, bal kavanozunu dışından yalamak
gibidir. Mümin kimse Kur’anı bir ömür elinde, dilinde, kalbinde ve hayatının
merkezinde tutmalıdır.
Fudayl b. Iyaz’a atfedilen şu söz bu konuda gerçekten anlamlıdır:
“Kur’an kendisiyle amel edilmek için indirildi. İnsanlar ise onun sadece
okunmasını amel edindiler.” Akif’in şu ifadeleri de bu konuda çok mahir ve
manidardır.
İbret olmaz bize, her
gün okuruz ezbere de Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kur’an’ın
Yoksa bir maksat
aranmaz mı bu ayetlerde
Çünkü
kaydında değil hiçbirimiz mananın.
Zeyd b. Sâbit’e Kur’an’ın bir haftada hatmedilmesi hakkında
sorulmuştu. O şöyle dedi: “Ben Kur’an’ı 15 veya 20 günde bir hatim yapmaktan
hoşlanırım. Neden diye sorarsan, bu takdirde ibretleri ve hikmetleri daha
iyi tefekkür eder, manaları daha iyi idrak ederim.”
Abdestli olmalı, istiaze yapmalı, Kur’an’ı tam bir yoğunlaşma ve yöneliş
haliyle okumalıyız.
Kur’an okumaya gözyaşlarımız eşlik etmelidir, sesli de olsa
sessiz de olsa tecvide riayetle tilavet etmeliyiz.
Kur’an okuma edebine riayet etmeli, hoş bir sada ile okumalı,
yer ve mekânına özen göstermeliyiz.
Bu noktada hâfız-ı Kur’an ve hâmil-i Kur’an ifadeleri önem
kazanmaktadır. Bu iki ifade de Kur’an’ı ezberleyenler için kullanılsa da anlam
bakımından farklı olmalıdır. Hâmil-i Kur’an olmak ezberlemeyi de içinde
barındıran “aklı Kur’an’a kurban etmek” ve “yürüyen Kur’an olmak” anlamındadır.
Hamza b. Habîb ez-Zeyyâd kendisini ziyarete gelenlere şöyle
soruyordu: “Kur’an’dan bir şeyler ezberliyor musunuz?” Muhataplarından hayır
cevabını alınca; “Sizin haliniz ne olacak? Ne tadınız var ne tuzunuz? Ne ile
besleneceksiniz? Ruhunuzu ne ile ilhamât-ı Rabbâniye açacaksınız? Rabbinize ne
ile yalvarıp yakaracaksınız? demişti.
Kur’an okumak bir müminin rabbiyle buluşması ve O’nunla
konuşması demektir. Kur’an okumak hem dünyada hem de ahirette büyük bir
kazançtır.
إِنَّ الَّذِينَ يَتْلُونَ كِتَابَ
اللَّهِ وَأَقَامُوا الصَّلوٰةَ وَأَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا
وَعَلاَنِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ تَبُورَ.
لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهِۤ إِنَّهُ
غَفُورٌ شَكُورٌ
“Şüphesiz, Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve
kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda
harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler. Allah kendilerine
mükâfatlarını tam olarak versin ve kendi lütfundan daha da artırsın diye (böyle
yaparlar). Şüphesiz O, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.”
Fâtır 35/29-30
Yine devamındaki ayetlerde Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
ثُمَّ أَوْرَثْنَا الْكِتَابَ
الَّذِينَ اصْطَفَيْنَا مِنْ عِبَادِنَا فَمِنْهُمْ ظَالِمٌ لِنَفْسِهِ وَمِنْهُمْ
مُقْتَصِدٌ وَمِنْهُمْ سَابِقٌ بِالْخَيْرَاتِ بِإِذْنِ اللَّهِ ذَلِكَ هُوَ
الْفَضْلُ الْكَبِيرُ
جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا
يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِنْ ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا
حَرِيرٌ
“Sonra bu kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras
bırakmışızdır. Onlardan kimi kendine yazık eder, kimi orta bir yol takip eder,
kimi de, Allah'ın izniyle, iyiliklere koşar. İşte büyük lütuf budur. Bunlar,
Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler,
oradaki elbiseleri de ipektir.” Fâtır 35/32-33.
Bunlardan birkaç tanesini şöylece ifade edebiliriz:
1. “ Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir.”
2. Hz. Âişe’nin rivayetine göre Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur:
“Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren
şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan
kimseye de iki kat sevap vardır.”
3. Ebû Ümâme Hz. Peygamber’in şöyle söylediğini rivayet eder:
“Kur’an’ı okuyunuz! Zira o, kıyamet gününde sahipleri (yani
onu okuyanlar) için şefaatçi olarak gelecektir.”
4. İbni Mes’ûd’un rivayeti de şöyledir:
“Kim Kur’an’dan bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı
vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir
harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir
harftir.”
5. Abdullah b. Amr b. As da şöyle rivayet etmiştir:
“Her zaman Kur’an okuyan kimseye şöyle söylenecektir: “Oku ve
yüksel, dünyada tertîl ile okuduğun gibi burada da tertîl ile oku. Şüphesiz
senin merteben, okuduğun âyetin son noktasındadır.”
Eleştirel Düşünme:
Dosta yapılan güzellemeler,
iltifatlar, komplimanlar boş sözlerdir. Aklı uyuşturur, nefsi azdırır, kalbi
kibirlendirir. Dosta ihanettir. Ballı zehirdir.
Dosta yapıcı eleştiriler, temiz
bir dil ile olanı olduğu, görüleni görüldüğü, düşünüleni düşünüldüğü gibi
aktarmak, hakikati, doğruları, gerçekleri, düşünüleni olduğu gibi ifade etmek,
söyleyebilmek erdemli insanın özelliklerindendir.
Birey için fayda odaklı düşünme,
iş ve eylemdir. Bireye moral gücü ve ışık olur, aklı çalıştırır ve nefsi
terbiye eder, kalbi yumuşatır, eylem yeteneğini ve iradesini geliştirir.
Yapmak istediklerini istediği gibi
gerekçelendiren, yaptıklarını istediği gibi meşrulaştıran insanın yapamayacağı
kötülü, söyleyemeyeceği yalan, aldatamayacağı sistem yoktur. Gerçeklerden kopuş
masum bir yalanla başlar. İnsanı hakikate götüren yolun rotası bir milim
kaymaya başladığında yoldan çıkmanın sonu gelmez. Rasyonaliteden bir kez kopuş
başladığı zaman çürüme, yozlaşma öylesine hızlı artar ki insan kendini bile
tanıyamaz.
Eleştirel düşünme aklın muhakeme,
münazara, idrak, bilinç, sağduyu, etik, ahlak ve değerlere açılan kapısıdır.
Nefsin, kötülüğü, azgınlığın otomatik fren mekanizmasıdır.
Akıl ve merhamet duygusu Yüce
Yaradan tarafından sadece insana verilen bir ayrıcalıktır. Akıl ve merhameti
birbirine bağlayan köprü eleştirel düşüncedir. Bu köprü yıkılırsa akıl ve
merhamet arasındaki iletişim ve denge mekanizması kaybolur. İnsan bambaşka bir
varlık haline dönüşür. İnsan aklı insanlık için en büyük tehdit haline gelir.
Günümüz dünyasındaki sorunların kaynağı da bu tehdit ile ilişkilidir. Eleştirel
düşünce insanlığa ışık ve rehber olarak Yüce Yaradan tarafından insana
bahşedilmiş istisnai bir nimettir. Akıl gözü ile görebilen, gerçeklerle
yüzleşebilen, muhakeme edebilen, merhametli insan, eleştirel akla sahip bir
canlı olarak medeniyetin özü ve çekirdeğidir. Argüman temelli akıl yürütme,
yeryüzünden uzayın derinliklerine giden yolun fenerleridir. İnsanlığın yüce
değerleri, akıl, emek ve merhamet yaşamın temel güvencesidir. Bu güvencenin
anahtarı da sorgulayan akıldır.
Eleştirel Düşüncenin Temel
Prensipleri:
1.
Şüphecilik
2.
Bağımsızlık
3.
Mantıklı düşünme
4.
Kanıt ve veri
5.
Karşıt görüşleri anlama
6.
Sorular sorma
7.
Eleştiri
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ
NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ
DOKTOR ÖĞRETİM ÜYESİ MUSTAFA SAĞLAM ( YÖK Araştırmacı ID: 238205 )
Santral: 0384 228 1000 Dâhilî: 17005 - 17028 Cep Telefonu: 0 384 228 10 50
Açık İş Adresi: İLAHİYAT FAKÜLTESİ/NEVŞEHİR